Sorunlarımız genelde yaşadığımız iletişim güçlüğünün bir
sonucudur. Birbirimizle doğru-dürüst konuşmayı unuttuk
neredeyse. Havadan kitaplardan filmlerden söz ediyoruz,
tartışıyoruz. Ama bize gerçekten dokunan şeylerin kıyısından
geçiyoruz.
Karşımızdaki kişinin beyninde çok şey vardır ama bunların pek
azı davranışlarımıza yansır. Örneğin eleştiri sevginin bir
fonksiyonu olmalı, ancak o zaman yerini bulur, ancak o zaman
yarar sağlar ve bizim ilerlememiz açısından önem kazanır. Ama
genelde ne yazık ki kendini öfkenin dışa vurumu olarak belli
eder.
Bazen eleştiri bağımlısı insanlarla karşılaşırız. Bazen o
kişilerden, öfkeyle, nefretle bile söz etmeyenler de olur
zamanla. Sadece duyarsız, yokmuş, olmamış gibi davranın.
Esas kimliğinizin ne olduğunu, her gün yeni baştan anlamaya
çalışın, ama bunun için özel çaba harcayarak değil. Başkalarını
gözlemlediğiniz gibi kendinizi de gözlemleyin. Olaylara kuş
bakışı bakın. Muhakeme, olaylara üst noktalardan bakma yeteneği,
sorunların yanıtı da bu bakıştadır. Aklınızın sizi yükseğe
taşıyan kanatları kadar duygularınızın derinliği de önemlidir.
Her gün başka bir şey yapın. Hep yaptığınız şeyleri en aza
indirin. Rutine en az şekilde girin.
Çok düşünen bir iş adamının gözüne bir gün, vestiyere
paltosunu bırakırken bir yazı çarpar. “Aklınızdakileri de buraya
bırakın ve iş yerinize öyle girin.
Akşam paltosunu almak için vestiyere gidince hafiflik
hisseder. Tüm gün hem özel hayatı hem de işi düşünmek zorunda
değildi. İş adamı kendisiyle iletişim kurmakta güçlük çektiğini
o an hissetti. |